Çeşit | Barış Antlaşması |
İmzalanma Tarihi | 18 Ekim, 1912 |
Yer | Uşi |
İmzacı devletler | Osmanlı İmparatorluğu İtalya Krallığı |
İmzalayanlar | Giuseppe Volpi Guido Fusinato Mehmed Nabi Bey Pietro Bertolini Rumbeyoğlu Fahreddin Bey |
Dilleri | İtalyanca, Osmanlı Türkçesi |
İtalya Krallığı, 29 Eylül 1911’de Osmanlı’ya savaş ilan etti; çünkü İtalya’nın Kuzey Afrika’yı işgal etmesi gerekiyordu. 24 saat süreli İtalya ültimatomu Osmanlı tarafından kabul edilmedi. 25 Kasım 1912 tarihinde Parlemento’dan çıkan, Kraliyet kararnamesiyle Trablusgarp ve çevresinin İtalya’nın egemenliği altında olduğu belirtildi.
Rusya, Şubat 1912’de her ne kadar arabuluculuk yapmaya çalışsa da etkili olamadı.
Mustafa Kemal’in de yer aldığı genç subaylar yerli olan Arapları örgütleyerek savunma hattı kurmuştur. 1. Balkan Savaşı başlayınca subaylar İstanbul’a çağırılmıştır. Bu olaydan sonra direnme olarak kullanılan cepse çökmüştür. İtalyanlar bu sayede Trablusgarp ve çevresini ele geçirmişlerdir. Ege denizine de filo yollayan İtalya 12 adayı da işgal etmiştir.
İtalya’nın Çıkarma Yapması ve İlerleyişi
İtalyan askerleri Trablus civarlarına çıkarma yaptı, Türk tarafının bu bölgede bir ordusu yoktu. Nedeniyse Mısır İngiliz egemenliği altındaydı, bu yüzden kara yoluyla sadece subayların ve belirli kişilerin geçişine izin veriliyordu.
Osmanlı donanması ise çok zayıf olduğundan deniz yoluyla da asker taşınması pek mümkün değildi. Osmanlı, italyanlara karşı direnmek için yerel halka beraber savunma yaptı. İtalya ordusu içerisinde yaklaşık 1.000 kadar Somalili de bulunuyordu. 1.500 İtalya deniz piyadesi tarafından ilgili bölümler kısa süre içerisinde ele geçirildi. Merkezden gelen birliklerle beraber İtalya ordusu 20.000 askerden oluşuyordu.
Bingazi Direnişi
Tobruk ve Derne civarlarını kolayca işgal eden İtalyanlar, Bingazi’de ciddi bir direnişle karşılaştılar. 23 Ekim’de İltaya ordusu Shar al-Shatt’ya doğru gerilemeye başladı. Ordunun Trablus çevresinde olması, Türk piyadeleri ve Arap süvarileri arasında kalarak etraflarının çevrelenmesine sebebiyet verdi. İtalya basını ise bu olaydan bahsetmiyor, küçük bir isyan olarak değerlendiriliyordu. Halbuki kolordu seviyesindeki askerler imha edilmişti.
Destek alan İtalya ordusunun mevcutu 100.000’e yaklaşırken Türkler 8.000 ve Araplar ise 20.000 kişiden oluşuyordu. Düşman tarafında zırhlı araçlar ve uçaklar da bulunuyordu. Tarihin ilk hava bombardımanında 4 el bombası atılmıştır. Bu savaş sırasında Asir Emirliği’ne bağlı kuvvetler İtalya’yı desteklemiştir.
Savaş sonunda 6.000 kişilik Osmanlı ordusu 140.000 İtalya askeriyle karşı karşıya kaldı. Bundan dolayı yerel birimlerle beraber Osmanlı “gerilla taktiği” uygulamaya başladı. Yerel Arap kuvvetleri, Hristiyanlarla mücadele edeceklerini bildiğinden Türklere destek verdi. İtalya makamları ise bu duruma ciddi yaptırımlar uyguladı. Türklere yardım eden yerel halktan birçok kişiyi idam cezasına çarptırdı. 23 Ekim 1911’den itibaren kayıpları ciddi boyutlara ulaşan İtalya, içerisinde yaklaşık 100 kadar sivilin olduğu camiyi ateşe verdi. Bununla beraber çevre köylerdeki binlerce sivil de katledildi. Olay uluslarası kamuoyu taraından kısa sürede tanındı. İtalya ise durumu kendisinin öldürülen askerleriyle fotoğraflamaya çalıştı.
Deniz savaşında İtalya’nın bariz üstünlüğü vardı. İtalya donanması, Osmanlı’dan 7 kat daha büyük ve güçlüydü. Bu gücünün farkında olan İtalya, Ege Denizi’ne açıldı. Rodos’taki Türk garnizonu 16 Mayıs 1912’de teslim oldu.
Uşi Antlaşması Nedir?
18 Ekim 1912 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentindeki Uşi (Ouchy) kasabasında İtalyanlarla yapılan bir antlaşmadır. İtalya-Türk savaşı olarakta tarihte bilinmektedir. Libya ve çevresi, 12 Ada Osmanlı’nın elinden çıkmıştır.
Uşi Antlaşmasının Maddeleri
- Trablusgarp ve Bingazi boşaltılacaktır.
- Kentler yeni kanunlarla yönetilecek.
- Osmanlı, Libya’daki askeri gücünü çekecektir.
- Savaştaki düşmanca olan fiiller adına karşılıklı olarak af dilenmesi gerekmektedir.
- İtalya kapitülasyonların kaldırılması hususunda Osmanlı devletine yardım edecek.
- Osmanlı Devleti 12 adayı geri alacak; ancak balkan savaşları bitene kadar İtalya’nın elinde geçici olarak bulunacaktır.
- Uşi antlaşması ile Trablusgarp ve Bingazi Müslümanları dini yönler gereğince Osmanlı halifesine bağlı konumda olacaklardır.
- Bu antlaşma ile Tobruk ve Trablusgarp’a özerklik verilmiştir.
- Dış borçları ödemek konusunda Osmanlı’ya İtalya yardım edecektir.
- Osmanlı devletinin haklarını Trablusgarp ve Bingazi’de padişahın adına “naibü’s-sultan“ adında bir görevli üstüne alacaktır.
- Dini ve adli işler padişahın emriyle seçilecektir.
- Son olarak ekonomik ve parasal konular konuşulmuş, hazinenin kullanımı ve buna benzer konularda karar alınmıştır.
Antlaşmaya göre Libya, İtalya’nın oldu. 12 ada ise balkan savaşları sonucunda Osmanlı devletine iade etmesi kararı alındı. İtalyanlar sözünde durmadığı için Ege’de Türklerin egemenlikleri zarar görmeye başlamıştır. Antlaşma imzalandığında Osmanlı tahtında padişah 5. Mehmet Reşat bulunmaktaydı.
İtalya’nın sözünü tutmayıp daha sonrasına da Yunanistan’a verdiği adalar şu şeklide sıralanmıştır. Sisam, Nikaria, Patmos, Leros, Kalimnos, İstanköy, Niseros, Astropalya, Tilos, Sömbeki, Harki ve son olarak Rodos adasıdır.
Trablusgarp Savaşının Nedenleri
- İtalya’nın kendisi için hammadde ve pazar arayışı içinde olması.
- Trablusgarp’ın coğrafi konumu olarak İtalya topraklarına daha yakın konumda bulunması.
- Osmanlı devleti Trablusgarp’ı savunabilecek kadar güçlü durumda ve yeterlilikte değildir.
- Trablusgarp İtalya’da olursa bu durum İngiltere, Fransa ve Rusya’nın işine gelmektedir. Bu yüzden savaşa sessiz kalmışlardır.
- İtalyan yöneticileri Trablusgarp’ta yaşan İtalyan halka Osmanlı devletinin kötü davrandığını iddia etmeleri.
Uşi’nin Sonuçları Ve Önemi
- Osmanlı, Kuzey Afrika’daki toprağını kaybetmiştir.
- İtalya, ciddi boyutlarda maddi kayıplar yaşamıştır.
- Mustafa Kemal, buradaki başarılarından dolayı binbaşı rütbesine terfi etmiştir.
- Osmanlı devletinin zayıflama dönemi hızlanmaya başlamış; bundan dolayı kötü durumunu gören Avrupa devletleri cesaretlenmişlerdir.
- İtalya Ege denizinde konumlanmış ve Doğu Akdeniz’de çok önemli bir güç elde etmiştir.
- Verdiğimiz 12 adayı alamadık ve İtalya alamadığımız bu adaları 2. Dünya Savaşında Yunanistan’a bırakmıştır.
Bu direnişler ve İtalya’nın sömürgeci tutumu Libya halkı tarafından çok uzun süre benimsenmedi. Ömer Muhtar önderliğindeki Libyalılar ciddi direnişte bulundular.
Yardımcı Olabilecek Bağlantılar:
Mustafa Kemal’in etkisi büyük Trablus savaşında ve direnişlerde.
Evet kardeşim aynen öyle … Bu büyük adam TANRI’nın bize bir lütfudur…
Şu antlaşmayı okumayıp hala daha adaları Lozan da verdik diyenler de ne bileyim…
Selam
bu anlasmanin tamami elinizde mevcud ise orjinal türkceye cevrilmis kopyasini PDF olarak paylasabilirmisiniz.
dostca Selam
Sende bu yazılanlara ve dış kaynakların yazdığı tarihe inanıyorsun birde kendi kaynaklarında yazanları okusan da tarihe bir kişi üzerinde okuma cahilliğinden vaz kecsen oralarda kimler ne şartlarda savaşmış kimler merkeze dönmüş hanki asker ve rütbeliler kalıp devam etmiş??..
Hala bu antlaşmayı okuyup da adaları lozanda verdiğimizi anlamamış arkadaşlar, ne yazıyor antlaşmanın maddelerinde, balkan harbinden dolayı adaları koruyamayacağımız için yunan işgalindense İtalyanlara geçici olarak bırakalım adaları. Ama araya 1. dünya savaşı girince de adaları yine alamadık, İtalya da çamura yattı diyebiliriz. Bakın Sevr 122. maddede yine bu adaları İtalyanlara vermeye çalışıyorlar ve Lozan 15. madde adalar italyanlara bırakılıyor. Madem Uşi antlaşması ile adaları verdin İtalyanlara, neden Lozanda bir daha bu adaların ismi geçen madde zikrediliyor?
ezberci zır cahiller
bir yerin işgal altında olması ,oranın kaybedildiği anlamına gelmez..
lozan antlşması
Madde 15 —Türkiye aşağıda sayılan Adalar üzerindeki tüm hak ve senetlerinden İtalya yararına vazgeçer : Bugün İtalya’nın işgali altında bulunan Astampalya (Astropalia), Kodoş (Rhodes), Kalki (Calki), Skarpanto, Kazos (Casso), Piskopis (Tilos), Misiros (Misyros), Kalimnos (Kalymnos), Lcros, Patmos, Lipsos (Lipso), Sombeki (Simi) ve Istanköy (Koş) Adaları ile bunlara bağlı olan adacıklar ve Meis (Castellorizo) Adası (2 numaralı haritaya bakılması).
Osmanlı Devleti, bugün 12 Adalar olarak bilinen adaları İtalya’ya bırakıyor. Sene 1912, Uşi Anlaşması’dır bu gördüğünüz anlaşma.
İtalya’ya bırakıyor fakat geçici olarak. Anlaşma şartlarına uyulduğu takdirde adalar tekrar Osmanlı Devleti’ne geri verilecek.
Fakat şartlara uyum sağlanmıyor. Bu yüzden 3 yıl sonra yani 1915’te Londra’da bu konu gündeme geliyor ve Londra Paktı denilen anlaşmada bu adaların tamamı İtalya’ya bırakılıyor.
Bakınız itiraz eden hiçbir padişah yok. Hiç sultan yok. Adaları İtalya’ya bırakmakla kalmıyorlar aynı sene bir de Çanakkale Boğazı’na dayanıyorlar ve Çanakkale Savaşı’nı yapıyoruz.
Yani 12 Adalar önce Uşi’de, sonra da 1915 Londra’da İtalya’ya verilmiştir.
Osmanlı temsilcilerinden biri Rumbeyoğlu Fahreddin Bey’dir.
Bu adam kim mi? Türk milleti bir milli mücadele verirken, Kuvayı Milliye’yi kurmuşken, bu adam Kuvayı Milliye’nin karşısına Damat Ferit’in kurduğu Kuvayı İnzibatiye ile çıkan adamdır ve Yunan ordusunun yanında olmuştur.
Savaş kazanılınca sürgün edilenlerin arasında yer almıştır. 12 Adaları İtalya’ya bırakan heyetin içerisinde bu adam vardı.
Şimdi asıl olaya gelelim… *Uşi Anlaşması’nın ismini aldığı Uşi, Lozan şehrinin bir semtidir.
Bu yüzden 1912’de imzalanmış olan Uşi Anlaşması, İtalyan tarihinde Lozan Anlaşması olarak geçer.
Fakat bizim bildiğimiz yani 1923’te imzalanan Lozan Barışı ile bu anlaşma birbirine karıştırılmasın diye bu anlaşmaya Uşi denmiştir.*
İşte arkadaşlar sahte kiralık tarihçiler, yani Kadir Mısıroğlu, Armağan ve çetesi, bu durumdan faydalanıyor ve *12 Adaların Lozan Anlaşması’nda gittiğini söylüyorlar.*
Halbuki o Lozan başka, bu Lozan başka. Ne yazık ki bunu bütün millete yutturdular ve böylece milletimizi Lozan barışına düşman ettiler.
*Bizim bildiğimiz Lozan Anlaşması’nda ise bilakis Ege’de birçok ada Türkiye’ye geçmiştir*.
Türkiye’ye Lozan Anlaşması ile geçen bu adalar ise, son 10 yılda Yunanistan’a bırakılmıştır.
Bugün Yunan papazların mangal yaptığı Ege adaları, uluslararası anlaşmaya göre halen daha Türklerindir…
Umulur ki bol bol paylaşılır, gruplara atılır, milletimiz bilgilendirilir…
*Yusuf Halaçoğlu*
Yusuf Halaçoğlu tarihi kendi yorumuna göre yazıyor. Bana belge delil zabıt kanun kaynağını gösterin.